COVİD 19' UN TARIMSAL ÜRETİMLE İLGİLİLİĞİ

COVİD 19' UN TARIMSAL ÜRETİMLE İLGİLİLİĞİ

Dünyanın hızla artan nüfusu beraberinde gıdaya olan ihtiyacı da arttırmaktadır. Sınırlı tarımsal üretim alanına sahip olmamıza rağmen Dünya nüfusu son bir asırda 3 kat artmıştır. Nitekim Dünya genelinde teknik ve modern tarım yaygınlaşırken bir taraftan da kimyasal kullanımı ile toprak kirliliği artmakta, su kaynakları da azalmaktadır. Artan gıda ihtiyacının karşılanması hususunda ileri teknolojiler ile yüksek verimli tohumlardan yeni çeşitler geliştirilerek birim alandan yüksek verim alınmasına yönelik dikey tarım, topraksız tarım gibi geliştirilen üretim yöntemleri ile tarımsal üretimde tüm teknik imkanlar zorlanmaktadır. Söz konusu bu uygulamaların insan sağlığı üzerine olası olumsuz etkileri hala tartışma konusudur. 2019 yılında Çin' in Wuhan kentinde başlayan salgın  giderek yaygınlaşmakta ve pandemi özelliğini de korumaktadır. Başta Avrupa ve ülkemiz olmak üzere  birim alandan yüksek verim alma uğruna bitki ve hayvanların  gen kaynakları üzerinde yapılan uygulamalar sonucu hibrit ve melez çeşitler son 30 yılda giderek artmıştır.  Ne tesadüftür ki son 30 yılda da çok sayıda hastalıklar literatüre girmiş olup gen kaynakları üzerinde yapılan bu değişimler ile söz konusu hastalıklar arasında bir ilişkinin var olup olmadığı yönünde henüz bilimsel bir veriye rastlanılmamıştır. Nitekim kimi bilim adamları arasında oluşan yaygın kanaat tarımsal üretim sürecinde bu tarz genetik değişikliklerinin orta ve uzun vadede insan sağlığı üzerine olumsuz etkilerinin olduğu üzerinedir. İnsanoğlu organik tüketimden hızla uzaklaşıldıkça hastalıklara olan mukavemet de azalmaktadır. Nitekim 2019 yılında yaşanan Pandeminin gıda zincirine yapılan aşırı müdahalenin bir sonucu olabileceği de düşünülmektedir.

   2021 yılı ve sonrasında tarım, gıda ve hayvancılık sektörünün giderek önem kazanması ve bu sektörde üretim gücü olan ülkelerin daha güçlü olacağına yönelik yaygın kanaat söz konusudur.  Çin’ in Wuhan kentinde baş gösteren salgın hastalığın giderek artması ile gıdanın birincil evresi olan tarımsal üretimde önemli aksaklıklar yaşanmış olup bu durumdan dolayı kimi  gıda ürün fiyatlarında da artış olmuştur. Bu durumun bilincinde olan ülkeler yeni stratejiler geliştirmek zorunda kalmışlardır. Gerek dünya nüfusunun giderek artması gerekse kimi hastalıkların giderek yaygınlaşması tarımsal üretimde eskiye dönüşü yani doğal veya organik üretimi kaçınılmaz hale getirmiştir.

Dünyanın en eski tarımsal üretim merkezlerinden biri olan Mezopotamya sınırları içerisinde kalan Adıyaman coğrafyasının tarım ve gıda alanındaki önemi zaten geçmişten bu güne önem arz etmektedir. Dünya genelinde yaşanan salgın ve salgının etkisinden kaynaklı tarımsal üretim hususunda kamunun müdahalesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu bağlamda merkezi ve yerel idare temsilcileri tarıma önem vermekte bu hususta önemli projeler geliştirerek gelecek 50 yılda ülkesel bazda yaşanması muhtemel gıdaya erişim sorununu azaltmak istemektedirler.

Adıyaman Valiliği ve Adıyaman Belediyesi bölge ve ülke için örnek ve rol model olabilecek bir kompleks geliştirerek bölgenin tarihsel sürecinden gelen tarımsal üretimde  belirleyici olma özelliğini korumak arzusundadır. GAP bölgenin önemli aktör illerinden biri olan Adıyaman  yen nesil yenilikçi “Adıyaman Tarımsal Üretim Mükemmeliyet Merkezi” projesinin Türkiye tarım ve gıda sanayisine önemeli katkılar sunması beklenmektedir. Proje sahibi idarenin zincirleme yatırımlar içeren bu projeye sahipleniyor olması projenin başarısı için önemli bir argümandır.

Ayhan APAYDIN

Proje Yöneticisi